R. Tolkien’in ‘Yüzüklerin Efendisi’ adlı eseriyle tanınan Hobbitler, kurgusal Orta Dünya evreninde bir ırk. Ufak tefek olan Hobbitlerin evleri de kendileri gibi küçük. Hobbit evleri artık fantastik edebiyat dünyasından çıkıp, günümüz mimarisini de etkiliyor.
Meksikalı mimar Javier Senosiain tarafından tasarlanan ev, şeklini doğadan alan ve çevre üzerinde en az etkiyi hedefleyen organik mimarinin örneği olarak kabul ediliyor. Yeşil bitkiler evin etrafını sardığı için yarı gömülü hobbit evi, neredeyse dışarıdan fark edilmiyor.
Hobbit evinin bahçesi aynı zamanda evin çatısı. Organik mimariye önem veren mimar, ilk insanların yaşamından ve doğadan ilham almış. Aynı zamanda hobbit ev, çocuğunu kucaklayan bir annenin kolları gibi geniş ve kapsamlı tasarlanmış.
Ağaç ve çalıları kullanan mimar; güneş ışığını filtreleyen, iç mekânların serin kalmasının yanı sıra, evi toz ve gürültü kirliliğinden koruyan yeşil bariyerler tercih etmiş. Ayrıca, çimenli çatı, iç mekânı sıcağa ve soğuğa karşı koruyor. Duvarlar, tavanlar ve ankastre mobilyalar, mermer tozu ve beyaz çimento macunu ile kaplanmış çimentodan yapılmış.
Oturma odasında Meksikalı ressam Pedro Friedeberg’in el şeklinde bir sandalyesi ve Eero Aarnio’nun bir de kabarcık sandalyesi bulunuyor.