İçindekiler
17 Ağustos Marmara Depremi’nin yıl dönümü yaklaşırken, ülke genelinde 9,2 milyon, İstanbul’da da 1,6 milyon konutun deprem sigortası bulunmuyor.
DASK verilerine göre, binlerce can kaybına ve milyarlarca dolar ekonomik zarara yol açan depremin ardından 23 yıl geçmesine rağmen deprem sigortalı konut sayısı her geçen yıl artsa da hâlâ istenilen seviyelere ulaşılamadı.
Hâlihazırda Türkiye genelindeki 20 milyon 32 bin konuttan yüzde 53,90’ı, yani 10 milyon 795 bin 698 konut için deprem sigortası yaptırıldı. Henüz 9 milyon 236 bin 302 konutun Zorunlu Deprem Sigortası bulunmuyor.
Ülkede en yoğun kentleşmenin yaşandığı ve 6 milyon 840 bin konutun yer aldığı Marmara, deprem sigortasına en fazla ilgi gösteren bölge oldu. Bölgede yüzde 62,90’lık oranla 4 milyon 302 bin 607 konutun Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor.
Marmara Bölgesi’ni, yüzde 54,60 ile Ege, yüzde 49,20 ile İç Anadolu, yüzde 48,70 ile Doğu Anadolu, yüzde 48,30 ile Güneydoğu Anadolu, yüzde 47,20 ile Akdeniz ve yüzde 44,40 ile Karadeniz izledi.
Sigortalılık oranı en yüksek Bolu, en düşük Hakkari’de
Büyükşehirlerin sigortalılık oranları, İstanbul’da yüzde 61,90’a, İzmir’de yüzde 58,50’ye, Ankara’da yüzde 56,10’a, Bursa’da yüzde 57,40’a ve Antalya’da yüzde 53,40’a ulaştı.
Zorunlu deprem sigortalılık oranı en yüksek iller yüzde 84,10 ile Bolu, yüzde 82,10 ile Yalova ve yüzde 78,70 ile Tekirdağ olurken, sigortalılık oranının en düşük olduğu iller yüzde 14,20 ile Hakkari, yüzde 31,10 ile Gümüşhane ve yüzde 31,90 ile Muş olarak belirlendi.
DASK’ın kurulduğu Eylül 2000’den bu yana meydana gelen depremler sonrasında hasar sahiplerine 1 milyar 248 milyon lira ödemede bulunuldu.
Megakentte 1,6 milyon adede yakın konutun deprem sigortası yok
Uzmanlarca büyük bir deprem beklenen ve “ekonominin başkenti” olarak adlandırılan İstanbul’da sigortalılık oranı Marmara Bölgesi ortalamasının üzerine çıkmış durumda.
Megakentte bulunan 4 milyon 153 bin konutun 61,9’unun sigortalı olduğu görülürken, deprem sigortası bulunmayan konut sayısı ise 1 milyon 582 bin 505 adet olarak kayıtlara geçti.
Uzmanlar, depreme karşı konutlara DASK yaptırılması, riskli binaların güçlendirilmesi ve gerekirse dönüştürülmesi çağrısında bulunuyor.
“Riskli konutları güçlendirin” çağrısı
Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Sinan Türkkan, AA muhabirine konuya ilişkin yaptığı açıklamada, aktif deprem kuşağında bulunan Türkiye’nin her an böyle bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu, Marmara’da da şiddetli bir depremin beklendiğini söyledi.
Ülke genelinde riskli konutların güçlendirilmesi ve dönüştürülmesi noktasında hala istenilen mesafenin alınamadığını dile getiren Türkkan, vatandaşları bu konuda acele etmeleri gerektiği konusunda uyardı.
Türkkan, İstanbul’da muhtemel şiddetli bir depremde 150 milyar dolarlık zarar öngörüldüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Büyük bir deprem riski önümüzde dururken kentteki riskli binalar için hala harekete geçmiş değiliz. Konutların yüzde 40’a yakınının deprem sigortasının bulunmadığını görüyoruz. Vatandaşlarımıza depreme karşı mutlaka binalarını güçlendirmelerini ve DASK yaptırmalarını öneriyoruz. Megakentte muhtemel şiddetli bir depremde çok ağır, ağır ve orta hasar alması beklenen konut sayısın 600 bin adet. Bu konutlar için acilen ‘güçlendirme seferberliği’ başlatılmalı.
Vatandaşlarımız harekete geçmeli, hükümetimiz sürece destek olmalı, belediyeler de güçlendirmenin önündeki engellerin kaldırılması için kolaylık sağlamalı. Aksi takdirde şiddetli bir depremin sonuçları çok vahim olacaktır.”
“Hedefimiz sigortasız konut kalmaması”
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Koordinatörü Erdal Turgut da Türkiye’de şu anda 11 milyona yakın konutun sigortalı olduğunu belirterek, hedeflerinin; “sigortasız konut kalmaması” olduğunu söyledi.
Deprem yaşayan illerde sigortalılık oranlarının oldukça yüksek olduğunu dile getiren Turgut, “Kurum olarak, acı tecrübeler yaşamadan gerekli önlemlerin alınması için çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz. DASK’ın kuruluşundan bu yana elde ettiği başarıyı ve halkımızın bu kuruma olan güvenini daha da ileriye taşıyacak projeleri hayata geçirmeye hazırız. Kuruluşumuzdan bu yana 7’den 77’ye farklı yaş gruplarına deprem gerçeğini ve depreme karşı önlem almanın önemini anlatıyoruz.” diye konuştu.
Turgut, vatandaşlara DASK’ın öneminin anlatılması için kurum olarak hayata geçirdikleri faaliyetlerden bahsetti.
Erdal Turgut, tüm konutları finansal güvence altına almayı ve böylece depremden sonra sigortalıların yaralarını sarabilme süreçlerinde yanlarında olmayı hedeflediklerinin altını çizerek, şu açıklamalarda bulundu:
“Biliyoruz ki, depremlerden sonra tazminat ödemelerini alan sigortalılarımız, sigorta yaptırmayan vatandaşlarımız için örnek teşkil ediyor. DASK olarak tüm planlarımızı olası büyük İstanbul depremini göz önünde bulundurarak yapıyoruz. 2021-2022 döneminde bir depremde toplam hasar ödeme gücümüz 46 milyar TL’dir. Bu kapasite, devlet kaynaklarından tamamen bağımsız olarak oluşturulmuştur ve yalnızca Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sahiplerinin evlerinde oluşacak deprem kaynaklı hasarların tazmini için kullanılacaktır.”
Turgut, bu kapsamda, güncel olarak üzerinde çalıştıkları en önemli projenin “Zorunlu Deprem Sigortası’nın Afet Sigortası’na dönüştürülmesi” olduğunu kaydederek, “Başta sel olmak üzere diğer doğal afet türlerinin zorunlu deprem sigortasına entegre edilmesi ile ilgili projemiz kapsamında çalışmalarımız sürüyor. 2023’te tamamlamayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Vatandaşlara “Binalarınıza deprem dayanıklılık testi yaptırın” çağrısı
Helmann Yönetim Kurulu Başkanı Selman Özgün ise vatandaşlara konutlarına DASK yaptırmaları çağrısında bulunarak, muhtemel bir depremde maddi kayıpların bir nebze de olsa bu şekilde telafi edilebileceğini söyledi.
Depreme karşı öncelikle “binalara depreme karşı dayanıklılık testi yaptırılması” gerektiğini vurgulayan Özgün, şu ifadeleri kullandı:
“Riskli yapılar mümkünse güçlendirilmeli. Güçlendirme ile kurtarılamayan binalar ise dönüştürülmeli. Ancak riskli yapıların en az yüzde 90’ının güçlendirmeyle kurtarılabileceğini biliyoruz. Bu sayede kaynak israfı azaltılır ve geri dönüştürülemeyen betonların doğaya bırakılmasının da önüne geçilir. Yeni yapılan binalar zaten deprem yönetmeliğine uygun yapılıyor. Ancak konutlarımızı çelik, kerpiç ve ahşap gibi betona alternatif malzemelerle inşa edersek bu konudaki riskler büyük ölçüde bertaraf edilecektir.”
Selman Özgün, iş sağlığı ve güvenliği denetiminin depreme karşı dolaylı da olsa katkısı olacağına işaret ederek, “Nasıl ki yapı denetim bağımsız olarak atanıyorsa iş sağlığı ve güvenliğini denetleyen firmaların da seçilememesi ve bağımsız olarak atanması gerekiyor. Ayrıca bu denetimlerin inşaatın büyüklüğüne ve sınıfına göre de sınıflandırılması gerekiyor. Bunun depreme karşı dolaylı da olsa katkı sunacağı kanaatindeyim.” diye konuştu.
“Ağır hasar beklenen binalar ‘acilen’ tahliye edilmeli”
MasterTürk Grubu Başkanı Gökhan Taş da İstanbul’da 7,5 ve üzeri şiddete sahip muhtemel bir depremde 13,5 bin binanın çok ağır hasar almasının öngörüldüğünü belirterek, bunların bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu binaların dönüşümü için hızlıca harekete geçilmesi çağrısında bulunan Taş, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun yolu da konut sakinlerinin yapı denetimi yaptırmalarından geçiyor. Bundan önce de defalarca söyledik: Kentsel dönüşüm için geç kalmamalıyız. Son dönemde dönüşümü hızlandırmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından önemli kararlar alındı. Vatandaşlarımız dönüşüm için verilen teşvik ve desteklerden faydalanmalı, belediyeler ve diğer ilgili kamu kurumları bu işi teşvik etmeli. Deprem kuşağında yer alan ülkemiz ve nüfusu misafirleriyle birlikte 20 milyona yaklaşan İstanbul için kentsel dönüşüm olmazsa olmaz.”
Kaynak: AA