20 yaş üstü bina sayısı en çok Fatih ve Üsküdar’da

Yazıyı paylaş:

İstanbul’daki her 10 binadan 7’si 20 yaşın üzerinde olurken, kentte yapım tarihi 2000 yılı ve öncesine ait bu binalarda bulunan konut sayısı 3,1 milyon adedi aşıyor.

AA muhabirinin Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü raporundan derlediği bilgilere göre, İstanbul’da 1 milyon 164 bin bina, 4,5 milyon daire bulunuyor ve her dairede ortalama 3,3 kişi yaşıyor.

Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın geçtiği bölgede bulunan ve büyük bir depremin beklendiği İstanbul, yaşlı ve hasar alması öngörülen konut stokuyla dikkati çekiyor.

Muhtemel 7,5 ve üzeri bir depremde 13 bin 492 binanın çok ağır, 39 bin 325 binanın ağır, 136 bin 746 binanın orta, 300 bin 963 binanın ise hafif hasar alması bekleniyor.

Uzmanlar, özellikle büyük Marmara Depremi’nin yaşandığı 1999 ve öncesinde yapılan binalara dikkati çekerken, İstanbul’da yapım yılı 2000 ve öncesine ait bina sayısı 817 bin adedi aşıyor. Toplam binaların (1 milyon 165 bin adet) yüzde 70,2’sini bu binalar oluşturuyor.

İstanbul’da bir binada ortalama 3,8 daire bulunduğu göz önüne alındığında söz konusu binalarda 3,1 milyon konutun varlığı söz konusu.

 

20 yaş üstü bina sayısının çokluğu ile dikkat çeken ilçeler

Yapım tarihi 2000 ve öncesi yıllara ait binaların bulunduğu ilçelerin başında 39 bin 786 adetle Fatih geliyor.

Fatih’i, 35 bin 353 ile Üsküdar, 34 bin 618 ile Bağcılar, 34 bin 592 ile Pendik, 34 bin 333 ile Beykoz, 33 bin 727 ile Ümraniye ve 33 bin 68 binayla Sarıyer takip ediyor.

Küçükçekmece’de 28 bin 156, Silivri’de 26 bin 630, Beyoğlu’nda 24 bin 992, Maltepe’de 24 bin 685, Esenyurt’ta 23 bin 800, Kartal’da 23 bin 702, Kağıthane’de 23 bin 690, Sultanbeyli’de 23 bin 275, Sultangazi’de 22 bin 923, Eyüpsultan’da 22 bin 137, Gaziosmanpaşa’da 21 bin 161 adet bina bulunuyor.

İstanbul’da 18 ilçede 20 yaş üstündeki bina sayısının 20 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

 

En düşük rakam Adalar’da

Yapım yılı 2000 ve öncesine ait en az bina sayısı 5 bin 325 adetle İstanbul’un en düşük nüfusa sahip ilçesi Adalar’da bulunuyor.

Adalar’ı 6 bin 262 adetle Beylikdüzü, 9 bin 800 adetle Güngören, 9 bin 961 adetle Bakırköy, 11 bin 129 ile Çatalca, 12 bin 467 ile Beşiktaş ve 12 bin 697 ile Zeytinburnu izliyor.

Tuzla, Çekmeköy, Başakşehir ve Büyükçekmece’de 14 bin, Avcılar ve Sancaktepe’de 16 bin, Ataşehir, Şile, Esenler, Kadıköy ve Bayrampaşa’da 18 bin, Şişli, Arnavutköy ve Bahçelievler’de ise 19 bin civarında bina 2000 ve öncesi tarihe ait durumda bulunuyor.

 

“Mutlaka deprem dayanıklılık testleri yapılmalı ve binalar güçlendirilmeli”

Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Sinan Türkkan, 1999’da yaşanan büyük depreme kadar yapılan binaların büyük kısmının çok sağlam olmadığını, hazır beton alışkanlığının o tarihe kadar henüz doğru dürüst oluşmadığını söyledi.

Depremde yıkılan binalarda deniz kumu dahi kullanıldığını gördüklerini, yığma yapı tarzının daha çok uygulandığına rastlandıklarını anlatan Türkkan, şunları kaydetti:

“Deprem sonrası ilk derli toplu yapı güçlendirme yönetmeliği 7 yıl sonra 2006’da çıkarılabildi. O tarihten sonra daha ciddi tedbirler alındı. Ancak özellikle depremin yaşandığı yıla kadar olan binalara çok dikkat edilmeli. Bu binaların çok büyük kısmında eksiklikler görüyoruz. Bu sıkıntıların ve risklerin çok büyük kısmı güçlendirmeyle giderilebilir. Özellikle 2000 ve öncesi tarihli binalarda oturan vatandaşlarımıza mutlaka yapı denetim testi yaptırmalarını ve binalarının dayanıklılığını öğrenmelerini öneriyorum.”

 

“Çok ağır ve ağır hasar alacak binalar acilen dönüştürülmeli”

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Başkanı Haluk Sur da olası büyük depremde çok ağır ve ağır hasar alması beklenen binalardaki vatandaşların bir an önce kentsel dönüşüm için kolları sıvaması gerektiğini söyledi.

Türkiye Emlak Katılım Bankası’nın kısa süre önce kentsel dönüşüm için tüm alanları kapsayan güçlendirme, yerinde dönüşüm ve alansal dönüşüm olmak üzere 3 ana finansman modeli geliştirdiğini anımsatan Sur, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bunun en önemli sebebi İstanbul’da muhtemel 7,5 ve üzeri şiddetli bir deprem senaryosunda çok ağır ve ağır hasar alması beklenen daire sayısının 211 bin adedin üzerinde olması. Dolayısıyla ev sahipleri daireleriyle ilgili iyi araştırma yapmalı, uzman bir kuruluşa mutlaka yapı denetimi yaptırmalı. Depreme dayanıksız olanlar hemen tahliye edilmeli. Bu anlamda Emlak Katılım Bankası’nın 3 ana finansman modeli ile evleri kentsel dönüşüme uğramak zorunda olan vatandaşlara uygun finansman sunması çok değerli ve hayati bir karar. KENTSEV olarak sürecin entegrasyon tarafında aktif görev alabiliriz, geç kalmamalıyız.”

 

İstanbulluların yaklaşık %22’si depremde evinin yıkılacağını düşünüyor

İBB İstatistik Ofisi, yaptığı deprem araştırmasında çarpıcı sonuçlara ulaştı. Araştırmaya katılanların yüzde 72,1’inin deprem çantası bulunmuyor. Yüzde 40,1, ‘Yaşam Üçgeni’ kavramından habersiz. Yüzde 23, deprem anında yapılacakları; yüzde 52,6 acil toplanma alanlarını hiç bilmiyor. Yüzde 22,4, yedi ve üzerindeki bir depremde evinin yıkılacağını düşünüyor. Yaşadığı binada hasar olmayacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 13,5. Binalarına çürük raporu verilmesi durumunda, daha güvenli bir konuta taşınacağını söyleyenlerin oranı yüzde 62,5 olurken aynı evde yaşamaya devam edeceklerini söyleyenlerin yüzde 80’i, gerekçe olarak maddi yetersizliği gösterdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul İstatistik Ofisi, İstanbul’un en önemli sorunlarından biri olan depreme yönelik halkın algısını ve hazırlıklarını ölçmek için bir araştırma yaptı. “İstanbul’da Deprem: Algı Ve Tutum Araştırması” çok çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırma, bilgisayar destekli telefon anketi yöntemi kullanılarak, 5-7 Kasım 2020 tarihleri arasında, rassal olarak seçilen 769 İstanbul sakini ile telefon üzerinden görüşülerek hazırlandı.

 

Maddi yetersizlik, çürük binada oturmaya zorluyor

Araştırmaya katılanlara, “Binanıza çürük raporu verilmiş olsaydı ne yapardınız veya nasıl bir süreç yaşanacağını düşünüyorsunuz?” sorusu soruldu. Katılımcıların yüzde 62,5’i daha güvenli bir konuta taşınacağını ifade etti. Binasına çürük raporu verilse dahi evinde kalmaya devam edeceğini söyleyen katılımcıların yüzde 80’i, gerekçe olarak maddi yetersizliği gösterdi. Ev sahiplerinin yüzde 53,2’si, kiracıların ise yüzde 71,2’si daha güvenli bir konuta taşınacağını belirtti.

Maddi yetersizlik sebebiyle yaşadığı yerde kalmaya devam edeceğini belirten katılımların yüzde 68,6’sı, 1999 Gölcük depremi öncesi binalarda oturduğunu ifade etti. Alt-orta ve alt sosyo-ekonomik gruba ait katılımcıların yüzde 59,6’sı, daha güvenli bir konuta taşınacağını söylerken, üst-orta ve üst sosyo-ekonomik seviyedeki grupta bu oran yüzde 72,3 oldu. Alt-orta ve alt sosyo-ekonomik gruba ait katılımcıların içerisinde aynı binada kalacağını ifade eden katılımcıların yüzde 82,1’i bunu maddi yetersizliğe bağlarken, üst-orta ve üst sosyo-ekonomik seviyedeki grupta bu oran yüzde 62,6.

 

Yüzde 23, deprem anında yapılacakları bilmiyor

Katılımcıların yüzde 53,5’i, deprem esnasında ne yapılması gerektiğini bildiğini, yüzde 25,2’si kısıtlı bilgiye sahip olduğunu, yüzde 21,3’ü ise ne yapılması gerektiğini bilmediğini belirtti. 15-39 yaş arası grubun yüzde 55,6’sı, 40 yaş ve üzerinin yüzde 50,9’u ne yapılması gerektiğini bildiğini ifade etti. Bu oran, alt-orta ve alt sosyo-ekonomik gruba ait katılımcılarda yüzde 51,4, üst-orta ve üst sosyo-ekonomik seviyeye sahip katılımcılarda yüzde 60,7 oldu.

 

Yüzde 40,1, ‘Yaşam Üçgeni’ kavramından habersiz

Katılımcıların yüzde 40,1’i yaşam üçgeni kavramını bilmediğini ifade etti. Yaşam Üçgeni kavramını bilenlerin oranı, 15-39 yaş grubu içerisinde yüzde 65,5, 40 yaş ve üzerinde 53,3. Yaşam üçgenini bilen katılımcılara, “Ev içerisinde tüm ev sakinleri için yaşam üçgeni alanları belirlediniz mi?” sorusu yöneltilmiş olup katılımcıların yüzde 59,1’i bir alan belirlediğini ifade etti. Alt-orta ve alt sosyo-ekonomik gruba ait katılımcıların yüzde 56,3’ü, üst-orta ve üst sosyo-ekonomik seviyeye sahip katılımcıların yüzde 71,9’u yaşam üçgenini bildiğini söyledi.

 

Yüzde 72,1’inin deprem çantası yok

Katılımcıların sadece yüzde 27,9’u deprem çantasına sahipken, yüzde 72,1’inin deprem çantası bulunmuyor. Alt-orta ve alt sosyo-ekonomik gruba ait katılımcıların yüzde 25,6’sı, üst-orta ve üst sosyo-ekonomik seviyeye sahip katılımcıların yüzde 35,8’i deprem çantasının olduğunu belirtti.

 

Yüzde 52,6, acil toplanma alanını bilmiyor

Katılımcıların yüzde 52,6’sı, yaşadıkları bölgedeki acil toplanma alanını bilmiyor. 15-39 yaş grubun yüzde 47,9’u 40 yaş ve üzerinin yüzde 46,9’u deprem toplanma alanını biliyor. Bu soruda sosyo-ekonomik gruplar arasında belirgin bir farklılık görülmedi.

 

Yüzde 22,4 yedi veya üzeri depremde evinin yıkılacağını düşünüyor

Yedi veya daha büyük bir deprem meydana geldiği takdirde, katılımcıların yüzde 22,4’ü yaşadığı binanın yıkılacağını, yüzde 16,7’si ağır hasar, yüzde 26,5’i orta hasar, yüzde 20,9’u az hasar alacağını düşündüğünü ifade etti. Yaşadığı binada hasar olmayacağını düşünenler yüzde 13,5’te kaldı.1999 Gölcük depremi öncesi binalarda oturan katılımcıların yüzde 22,4’ü binasının ağır hasar alacağını, yüzde 32,3’ü yıkılacağını düşündüğünü belirtti.

Ev sahiplerinin yüzde 43,4’ü, kiracıların ise yüzde 25,4’ü oturdukları evin hiç hasar almayacağını ya da az hasar alacağını düşündüğünü kaydetti. Alt-orta ve alt sosyo-ekonomik gruba ait katılımcıların yüzde 41,2’si, üst-orta ve orta sosyo-ekonomik gruba ait katılımcıların yüzde 32,2’si evinin ağır hasar alacağını ya da yıkılacağını düşündüğünü belirtti.


BENZER YAZILAR